top of page
oexe color logo - wbg.png

TEDAŞ'ın proje uygulaması mevcut sistemleri gerçekten değiştirebilecek mi?

  • Yazarın fotoğrafı: Nuray Kobal
    Nuray Kobal
  • 26 Eyl
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 29 Eyl

Türkiye'de, özellikle müstakil konutlarda olmak üzere, 25 kW ve altı kapasiteli mesken tipi Güneş Enerjisi Santrallerinin (GES) potansiyeli oldukça yüksektir. Ancak, bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesinin önünde duran bürokratik ve mali engeller, yatırımcılar için ciddi zorlukları da beraberinde getirir. İşte bu noktada, TEDAŞ'ın hafta başında devreye aldığı "25 kW ve altı yatırımlarda proje hazırlama uygulaması", söz konusu engelleri azaltacağı ve süreci hızlandıracağı vaadiyle öne çıkmaktadır.


ree


Peki, bu uygulama mevcut sistemi değiştirebilecek nitelikte midir? Yoksa yalnızca yeni bir arayüz sunan, eski sistemlerden farkı olmayan bir araç mıdır? Cevap bizce, uygulamanın teknik altyapısında ve mevcut sistemlerle entegrasyonunda yatmaktadır.


Halihazırda, her dağıtım şirketinin (BEDAŞ, AYEDAŞ, OEDAŞ vb.) kendi lisanssız GES başvuru portalları bulunmaktadır. Yatırımcılar için karmaşık olan bu sistemlere, genellikle proje müellifi (Solar EPC'ler gibi) üzerinden ön başvurular yapılır. Onay sonrasında proje müellifi tarafından hazırlanan projeler sisteme yüklenir ve süreç bu şekilde takip edilir. Ancak var olan sistemin en büyük zafiyeti, projelendirme aşamasının tamamen yatırımcı veya müellife bırakılmış olmasıdır. Farklı format, detay ve kalitede hazırlanan projeler, dağıtım şirketlerinde standart dışı, karmaşık ve zaman alan bir inceleme sürecine girmelerine, her projenin "özel" olarak incelenmek zorunda kalınmasına ve onay sürelerinin haftaları hatta ayları bulmasına veya önemsiz gerekçelerle reddedilmesine neden olabilmektedir. Bazen, projesi aylar önce onaylanan ve kurulumu projeye uygun olarak yapılan bir güneş enerjisi santralinin, ön kabul aşamasından proje onay aşamasına dönüyor olması da muhtemeldir.


Bu noktada, TEDAŞ'ın uygulamasının temel vaadi, merkezi bir standart getirerek bu kaotik süreci sonlandırmak, tek tip ve otomatik proje üretimi ile maliyet avantajı sağlayarak, süreci merkezi olarak yönetmek diye düşünüyorum.


Peki teoride olumlu görünen bu adımın, pratikte vaatlerini karşılayabilmesi için aşılması gereken -aşağıda listelediğim- kritik riskler yok mudur? Uygulamada bu riskler değerlendirilmiş ve kurgulanmış mıdır?


  • TEDAŞ'ın uygulaması projelendirmeyi standartlaştırsa da, nihai teknik inceleme ve onay yetkisinin dağıtım şirketlerinde kalmaya devam edeceğini düşünüyorum. Uygulamanın başvuru sayısında ani bir artışa yol açması durumunda, dağıtım şirketlerinin mevcut teknik ekipleri bu yoğunluğu kaldıramayabilir. Projelendirme hızı artsa bile, onay aşamasında daha uzun kuyruklar oluşabilir. Ayrıca, dağıtım şirketleri kontrollerinden taviz vermek istemeyebilir ve standart projeleri dahi detaylı incelemeye tabi tutabilir.


  • Standart şablonlar, basit çatı uygulamaları için ideal olabilir. Ancak az eğimli çatı, garaj üstü veya elektrik tesisatı kompleks binalar gibi "istisnai" durumlarda yetersiz kalma riski taşıyabilir. Sistem bu tip projeleri reddetme veya revizyona gitme eğiliminde olursa, standart projeler için kazanılan hız, bu karmaşık projeler için ekstra gecikmelere yol açabilir. Revizyon mekanizmasının standart dışı durumlara nasıl cevap vereceği net bir şekilde belirlenmiş olmalıdır.


  • Yeni bir merkezi sistemin, 21 farklı dağıtım bölgesindeki çeşitli altyapılara sorunsuz entegre olması zorlu bir iştir. Yaşanacak olası yazılım hataları, veri aktarım problemleri veya uyum sıkıntıları, süreci hızlandırmak bir yana mevcut durumdan daha karmaşık bir hale getirebilir.


  • Uygulama, maliyetleri düşürerek teknik bilgisi sınırlı yatırımcıları teşvik edebilir. Ancak sistemin sağlıklı işleyişi, yatırımcının doğru ve eksiksiz bilgi girmesine bağlıdır. Yanlış veri girişi veya yatırımcının sistem bağlantı anlaşması gibi sonraki süreçleri takip edememesi durumunda, hazırlanan proje işlevsiz kalacak ve yatırımcı yine bir profesyonel danışmana ihtiyaç duyacaktır. Bu da öngörülen maliyet avantajını ortadan kaldırabilir.


TEDAŞ'ın bu girişimi, lisanssız GES başvurularını tabana yaymak ve dijitalleştirmek adına son derece olumlu bir adımdır. Uygulamanın nihai başarısı, yalnızca kullanıcı dostu bir arayüze değil, proje onay mekanizmalarının da aynı hızda dijitalleştirilmesi ve otomatikleştirilmesine, dağıtım şirketlerinin bu yeni sürece entegrasyonu için teknik altyapı ve insan kaynağını güçlendirilmesine, standart olmayan projeler için esnek ve hızlı işleyen bir revizyon kanalının oluşturulmasına ihtiyaç duyacaktır.


Özetle, TEDAŞ, Türkiye'nin mikro-GES yolculuğundaki "projelendirme" etabını önemli ölçüde hızlandırabilir. Ancak asıl kritik başarı, parkurun devamındaki "proje onayı" virajının da aynı ustalıkla alınabilmesidir. Aksi takdirde, hızlanmak için çıkılan yolda, tüm yatırımcıları sadece daha uzun bir onay kuyruğunun başına getirmiş olmaktan öteye geçemez.


Deneyimleyip, hep birlikte göreceğiz!

bottom of page